Bursaspor'un sportif anlamda devam eden sıkıntılı sürecine, yönetimsel anlamda yeni bir süreç daha eklendi.

Gece Sn.Emin Adanur'un istifası ile bugün birçok soru cevabını bekler oldu.

Bundan sonra ne olacak?

Kurumsal anlamda işlerin Mayıs ayına kadar yürütülüp, kongreye gidilmesi daha doğru geliyordu bana ama bir yandan da işlerin daha kötüye gitmesi de ihtimaldi.

Özellikle basın toplantısında istifa etmeyen, şehrin "akil kişilerini" Özlüce'ye davet eden Adanur, ertesi gece istifa etti.

İstifa metnini iki kez okudum. Bazı konularda olduğu gibi yine açıklamalarında hatalar var. Haklı bulduğum yerler de var. Zaten herkes olaya farklı pencereden bakıp yorumladığı için,ben buradan bu değerlendirmeye girmeyeceğim.

Ya da şöyle oldu böyle oldu, onlar böyle yaptı,bunlar böyle yaptı polemiğini yeteri kadar okudum, dinledim, yeri geldi o polemiklere ortak oldum; değişen bir şey olmadığı için şimdi de yazmaya gerek yok.

Asıl soru, bundan sonra ne olacak?

Sn. Hayrettin Gülgüler'e de şifa diliyorum,gece rahatsızlanıp hastaneye gitmiş,inşallah ciddi bir sorun yoktur.

Çünkü Hayrettin Beyi de zor günler bekliyor, hali hazırda kulubümüzün başkanı o. Alınan ve alınacak kararların altında onun imzası var.

Bana kalırsa bir şekilde Hayrettin Bey'in kalan arkadaşlarla ve gönüllü bir ekiple beraber sezon sonuna kadar sakin şekilde kulübün işlerini yürütmesi gerekiyor.

Mayıs ayı adına alınacak bir kongre kararı, ödemelerin aksamadan yapılabilmesi ve sürecin gerekli işlerinin yürütülmesi gerekiyor.

Futbol takımının olabilecek en iyi yerde bitirmesi lazım sezonu. Bu kargaşadan etkilenerek ve fırsat kollayanlara imkan oluşturarak kötü bir senaryonun oluşmasına müsaade edilmemeli.

Bu süreçte yönetime talip olan/olanlar da hazırlık yaparlar.

Ama inşallah yine taraftar gruplarınin çağrıları ile değil de kendi görüşü, projeleri ile bir ekip aday olur.

Sosyal medyanın da kişisel değil de birlik beraberlik mesajlarıyla dolması lazım artık. Şuncu, bunculuk bitmeli, artık her şeyi sıfırlamalıyız; husümetler de bitmeli, önce bizler başarmalıyız egomuzu Bursaspor sevgimizin altına sokmayı.

İkili ilişkiler ile göreve gelenler hep yolda kavga ediyor. İyi niyetle yapılan çok iş, sonrasında insanların boynuna yük oluyor.

Tribünlerin emekçileri, abilerimiz de artık şapkayı önlerine koymalılar ve asıl enerjilerini tribüne geri taşımalılar.

Korkuyor ve çoğu kez başımıza bela almayalım, gelip bizi dövmesinler, ağrımıza gidecek ergen küfürleri ile muhatap olmayalım diye, tribünlerde yapılan hatalara da susuyor çoğumuz, ama ben buradan "tüm saygımla" , artık herkes kendi işini yapsın, diyorum.

Twitter'daki meşhur sohbet odası uygulamasında konuşam Mesut Abi (Duka), Selim Abi ve Enes kardeşimiz de aynı şeyleri söyleyip, öz eleştiri yaptılar dün gece ki hakikaten memnun oldum ve onlardan da duymuş olmanın cesaretiyle bu konudaki görüşü, burada yazıya döküyorum.

Bundan sonra ne olacağı ile fikir belirten herkese saygım olacak. Ben üretebilirsem yazarım, görür okursam da desteklerim ama bir yere kadar !

Yazının başlığı ile sorduğum sorunun cevabı ile ilgili görüşlerinizi de yazabilirsiniz.

Artık, bu işleri hakikaten BURSASPOR'umuzu seven, elinde imkanı olanlar yapsın. Bizim her söylediğimiz kelebeğin çığlığı gibi oluyor, birileri çıksın, masaya vurduğu yumruğun sesi herkesi uyandırsın.

Saygılarımla...