Yine bir deplasman mağlubiyeti hepimizin moralini bozdu.

Neden yenildik?

Bu sorunun cevabının bence tam ortasında, hâla tam oturmamış kadro yapısı duruyor.

Yaz dönemi kampındaki gençlerle, tahtanın kalkmasıyla alınan oyuncarın harmanlanamayışı ; yeni gelenlerin fiziksel anlamda hazır olmayışının bu harmanı geciktirmesi, temel bir problem oldu hoca için.

Genç hocamızın içinde bulunduğu bu zor durumdan kısa zamanda çıkması zaten beklenesi bir durum değildi.

İç saha maçlarında taraftarın katkısıyla zor bela maçlar kazanıyoruz ama deplasmanda oynadığımız ve ilk golü yediğimiz maçlarda bence taktik plan tutmuyor ya da uygulanamıyor.

Ligin başı sayılacak bu haftalarda, moral ve motivasyon olarak inişli çıkışlı olmak bence hiç de iyi değil. Taraftar da bocalıyor oyuncular da.

Yalçın Hoca, oyun planlarına bağlı olan, matematiği fazlaca kullanan, pozisyon ve set oyunlarına hakim bir hoca olmak için canla başla uğraşıyor. Ona göre çağdaş futbolun uygulanabilir teknik ve taktikleri için fiziksel anlamda yeterlilik şart. Milli arada bu sebeple hazırlık maçı almıyor ve kuvvet yükleme yapmayı planlıyor. Umarım milli ara sonrası,yenilerin de tam anlamıyla hazır olduğu ve üst üste maçlara çıkacak bir 11'in oluştuğu Bursaspor izleriz. Keza, milli aradan sonra 1 puan ile aslanın ağzında.

TARAFTARI ANLAMAK

Beni rahatsız eden bir konu da mağlubiyetler sonrası felaket senaryoları çizen, yorumlarıyla hocayı ve takımı mahçup etme derdinde olanlar. Eleştirenlere sözüm yok çünkü bu takımın taraftarları olarak hepimizin eleştiri hakkı var. Bunu saygın ve iyi niyetli yapanlarla, sırf örselemek için uğraşanları zaten herkes rahatça ayırabiliyor.

Ben, bir Bursasporlu olarak, takıma,hocaya destek olmak konusunda kararlıyım. İnanıyorum.

Destek olunmaması ya da hoca/yönetim değişikliği isteyenler de olabilir ama içinde bulunduğumuz konum ve maddi sıkıntılar sebebiyle bu değişimin olması mümkün değil.Bu sebeple eldeki yönetimi de, hocayı da, oyuncuları da tüm hatalarına rağmen bağrıma basıyorum ben. Bu takımı her maçı kazansın diye sevmedim ben.

Unutmayalım ki ligden düşürüldük ve milyonlarca borcu olan bir kulübün taraftarıyız.

Bu halimize rağmen yönetime gelenlere, teknik kadro görevini kabul edenlere, bu formayı giymeyi göze alan oyunculara ben destek vermekten yanayım. Bu büyük kulüp, taraftarı sayesinde büyük. Eldeki herkesi sürekli eleştirerek bir yere varılacaksa eğer, Ali Ay ve Samet Hoca zamanında bizler eleştirip tehtitler alırken, susmanın cezasını çekenler, çektirenler,  şimdilerde destek veren bizlere tek kelam edemez.

Deplasmana giden her bir taraftarı ayrı ayrı tebrik ediyorum. O kulübe kadar yerde bile ekranlara kadar gelen destekleriyle büyük katkı sağladılar. Dönüş yolları açık olsun...

Gelelim, maç analizine...

Erken gelen korner golü dışında vasat oynayan, öndeki Capel dışında defansı yoran bir oyuncusu olmayan, bir de fırsatçı golcüsü ile Altay takımı,bu ligde yukarılara çıkmayı hayal bile etmesin.

Bu takımı hallaç pamuğuna çevirmek varken, yan top varyasyonları ile zaman kaybeden ve oyuncu tercihleriyle hata yapan Yalçın hoca, bence kendi oyun planı sebebiyle yenildi.

Bazı oyuncular da beklentinin çok altında kalınca galibiyete erişemedik. Ama bu demek değil ki Bursaspor hep böyle oynayacak. Hoca mutlaka öz eleştirisini yapacaktır, oyuncularına hatalarını anlatıp çalıştıracaktır.

İçerideki Ümraniye maçı (19 Ekim Cumartesi) bambaşka bir Bursaspor izleyeceğimize yürekten inanıyor ve herkesi stada bekliyorum.

Bursaspor bizim,sahip çıkalım...

Avrupa dosyaları çok can yakacak dosyalar... Şehrin bir araya gelmesi gerekliliğini dile getirmekten biz yorulmayız. Bu katkısızlığın nedenleri bu vakte kadar irdelenmiş ve çözümlerinin bulunmuş olması gerekirdi.Yönetime düşen vazifeler ortadadır ve bu katkıyı elde edecek kudrette olduklarına önce kendileri inanmalıdır.

Saygılarımla.