Mehmet Çetinkaya ve Mehmet Ali Ekmekçi’nin konuğu olan genç teknik adam, Vakıfköy’e ayrı bir parantez açarak “Vakıfköy’de en önemli detaylardan bir tanesi, topluma karakterli ve kaliteli insanlar yetiştirmektir. Misyonun birinci nedeni karakterli yapılar, ikinci nedeni ise kaliteli, yetenekli oyuncuları Türk futboluna sunabilmektir” dedi. Futbolculuk döneminde 9 yıl Bursaspor’un altyapısında tüm yaş gruplarında oynayan, 18 yaşında ise A Takım’a çıkan Mustafa Er, şu an mevcut kadrodaki oyuncuları bu açıdan çok iyi anlayabildiğini, aynı duyguları kendisinin de yaşadığını ifade etti. Aktif futbolculuk yaşamının ardından Bursaspor’da bu kez antrenörlüğe başladığına işaret eden Er, bu dönemi “Çok değerli ve anlamlı” şeklinde tanımladı. Teknik direktörlük hayalinin daha önce de olduğunu kaydeden Er, “Babam stadın önünden geçerken ‘Sen bu stadyumda teknik direktörlük yapacaksın’ derdi. Artık sistem çok değişti, bazen oturup oyuncularla bazı şeyleri konuşabilir, tartışabilmelisiniz, çünkü planı oyuncular sahada uygulayacak. Onlardan da doğru fikirler gelebilir, değerlendiriyoruz, her şeye açığız. Tek üzüldüğüm konu rahmetli babam bunu göremedi, O’nun görmesini çok isterdim. Sürekli kendimi geliştiriyorum, çok fazla çalışmamız, araştırmamız, yeni şeyler öğretmemiz gerekiyor. Hayal ettiğim yerdeyim, buranın kıymetini biliyorum” diye konuştu. Devre arasında transfer engeli kaldırılsa da, kaldırılmasa da hazırlıklı olduklarını belirten Er, “Oyuncuların yeterliliklerini, karakterlerini, gelişimlerini biliyoruz. Neler yapabilecekleri ile ilgili net bir fikrimiz var. Serdar, Sedat konusu yaşadık, hiçbir oyuncuyu takımdan uzaklaştırmak beni de memnun etmiyor. Oyuncular bunun için yaşıyorlar, ama takımın dengeleri var kimyası var. Benim için en kolayı onları affedip takıma sokmak olurdu, ancak benim tek derdim takım. İsim bazlı hiçbir zaman gitmedim. Bu takım nasıl daha iyi olur diye düşündüm hep. Takımın huzurunu bozacak hiçbir kimseyi ben burada barındırmak istemiyorum. Affetmek en kolayıydı, biz o süreçte bunlara göğüs gerdik. Bu oyuncu grubunun bu birlikteliğini gördük, bunun bozulmaması için bu kararı aldık. Bu çıkışı bekliyorduk biz onlardan. Tecrübeyi oynadıkça yaşıyorlar. Geldiğimiz nokta çok değerli” ifadelerini kullandı. Bursaspor’un son zamanlardaki çıkışının kendisi için sürpriz olmadığını belirten genç teknik adam, “Bu performansı bekliyordum, oyuncuları tanıyorum. Oyuncular gerçekten yetenekli. Çok oyuncumuz var, Vakıfköy’den aralıklarla farklı oyuncular getirip çıkarıp izliyoruz. Sürekli iletişim halindeyiz. Oyuncular, yeterli çalışırlarsa Özlüce’nin kendilerine kapısının açılacağını biliyor. Bursaspor ekol yaratmalı, Vakıfköy çok değerli. Bir önceki dönemde Süper Lig’deyken devam etseydim, transferi 3 gruba ayırmıştık; takımın 3’te 1’i Bursa patentli olacaktı, diğer 3’te 1’lik kısımda Türkiye’de aşama kaydeden, kaliteli, vizyonu, hedefi olan oyuncular, diğer kısımda ise kaliteli yabancı oyuncular olacaktı” dedi. Yabancı oyuncu transferinin kaliteli olması gerektiğine işaret eden Er, “Altyapı oyuncumdan vasat bir oyuncuyu neden buraya getirip milyon Eurolar vereyim? Hedefimiz Vakıfköy’deki yeterlilikleri olan oyuncuları koruma altına alıp, ondan sonra onların etrafında transferlerle diğer oyuncuları dizayn etmek. Vakıfköy patentli oyuncuları koruyacak bir vizyon ortaya koymanız lazım. Ondan sonra bu çark sürecek, çok ciddi teklifler mi var, tabii ki kulübün ihtiyacı varsa onun yerine koyacağınız hazır oyuncu lazım. Ajax gibi, çünkü onlarda plan var. Biz de plan yok, Türk futbolu günlük yaşıyor. Her şey tabela. En büyük sıkıntı bu. Vakıfköy’ü doğru değerlendirmek lazım. Bazıları transfer tahtası açılsaydı da yine gelecekti, doğru planlama yapıp tahta açılsa dahi bu oyuncuları koruyarak devam etmemiz lazım. Vakıfköy madense, bu madeni kurutmamak lazım” açıklamasında bulundu. Mevcut kadrodaki tüm oyuncuların çok değerli olduğuna değinen Er, “Şu an oynamayan oyuncumuz yok. Hepsine şans verdik. Bazıları çabuk geliyor, psikolojik eşik var bu sertliğe hazır mı, kuvvet anlamında buna hazır mı, bu eşiklerde önde olanlar sahada. Lüten isim isim gitmeyelim, duygu farklılıklarını bazen oyuncularımız yönetemiyor. Her maçı kazansanız da kaybetmeniz de bir iki günde atlatmanız lazım. Sonraki maçta yeni bir meydan okuma var. İstanbulspor maçında duygu olarak ilk 20 dakika oyuna giremedik, gollerden sonra kendimize geldik. Oyuncularımızı eleştirmiyorum bu bizim eksikliğimiz ama oyuncularımız da yaşayarak öğrenecekler. Galibiz, sevindik ancak ertesi gün yeni bir rakip, yeniden başlamaya odaklanacağız. Kim hazırsa oynayacak, isim önemli değil. Yeter ki genç oyuncularımız çalışsın, eksiklerini kapatsın. Bazılarının kuvvet eksikliği var, bazılarının pozisyon anlamında eksikliği var mutlaka olacak, onlar bu eksikleri tamamlayıp burada yer alacaklar” diye konuştu. “Oyuncu grubumuza hak ettikleri saygı ve değeri vermemiz lazım” diyen Er, son olarak şu ifadeleri kullandı: “Muazzam yükün altındalar, muazzam bir sahiplenme gösteriyorlar. Onlara tekrar teşekkür ediyorum, inanılmaz bir iş başarıyorlar. Bu camia içerisinde bunu yapabilmek kolay değil, sevgi saygı o güven olduğu takdirde zaten yetenekliler, ilk dönemlerde bazı tedirginlikler vardı, sosyal medyada bu takım düşer gidemez diye yorumlar vardı, çocuklar bunları okuyorlar, tedirginlikleri vardı. Mağlup olduğumuz maçlarda dahi, Ümraniye maçını bir kenara bırakırsak, o gün gerçekten kötüydük, onun haricinde tüm karşılaşmalarda hiçbir zaman bu çocuklar geri adım atmadı, hatta iyi oynadılar, çok küçük ayrıntılardan kaybettik onları da aşmaya başladık çünkü artık inanıyorlar. Bizim için antrenman çok önemli, ama mental olarak hazır değilseniz teferruat olarak kalıyor. Mental olarak hazır olmanız lazım. Bizim takım şu an bu ortamı yakaladı. Bizim en büyük silahımız bu olacak. Kuvvetlendik, saha içi organizasyonumuz da iyi. Eksiklerimiz var ama mağlubiyete isyan etme, baş kaldırma, birliktelik bu takım bundan sonra zor mağlup olacak bir takım haline dönüşecek. En büyük pay futbolcuların.”