Sivasspor galibiyetiyle tüm  camiamız, biriken endişe baskısından bir nebze olsun uzaklaştı. Ligdeki konum pek  değişmese de psikolojik anlamda bir rahatlama oluştu.

Uzun soluklu bir galibiyet hasretine dayanmak her camianın altından kalkabileceği bir durum değil.

Bu süreçte, taraftar gruplarında ayrışmalar oldu, başkan kongre için baskı altına alındı,futbolculardan bazıları da bu gerginlikten nasibini aldı. Süreç olumsuz anlamda hızlanacakken, yapılan itidal çağrıları, birlik beraberlik mesajları Başakşehir maçında karşılık buldu ve camia tekrardan bir araya gelerek, Sivasspor maçında özlenen tabloyu ortaya koydu.

Bir hafta önce "sevgisizlik" vurgusu yapan hocayı bile ağlatıp soyunma odasına gönderdi...

Bu durum herkes tarafından kabul görecektir ki bizi sevindirirken, rakipleri telaşlandırmıştır. 

BURSA DEPLASMANI yeniden ZOR DEPLASMAN oluverdi. Galatasaray maçında, yine özlenen Bursa ortamı muhtemelen oluşacaktır.

İki anlamda istikrara ihtiyacımız var:

İlki saha içindeki puan mücadelesinde koparabildigimiz kadar puan koparmaya niyetli olan oyuncuların  istikrarı, diğeri ise tribünde hatta sosyal medyada bu gidişatta  yaşanacak olumsuzluklara  direnç gösterip desteğe devam edebilecek taraftar tutumu.

Bu iki noktada birleşebilirsek, kendimizi bir an önce ateş hattından çıkarıp, hem yönetimsel anlamda hem de takım kurgusu anlamında önümüzdeki yıla kafa yorabiliriz.

Genel anlamda fikstüre bakıldığında evimizde kalan 4 maç var ve bunların ikisi Galatasaray ve Trabzonspor. Zorluk dereceleri yüksek, puan kaybı ihtimali olan maçlar. Evimize gelecek diger iki takım da Akhisar ve Göztepe.

Kalan 6 maç deplasman maçları ve  bizim deplasman kabiliyetimizin mutlaka çok yüksek olması gerekiyor.

İşte bu zorlu süreçte, yukarıda yazdığım iki istikrar maddesi çok önem taşıyor.

Ben rehavete kapılacağına inanmıyorum. Aman rehavete kapılmayalım çağrısı yapılacak konumda olmadığımız ortada.Ligin zirvesine oynayan,Avrupa Kupalarını hedefleyen takımların durumunu da görüyoruz.

Saygılarımla...