Kara Kıta’nın çocukları için futbol topu demek umut demek. Hatta onlar için umut kelimesinin çok az karşılığı var ve o kelimelerden en kuvvetlisi futbol. Futbol maçlarında spikerlerin detay bilgilerinde denk geliriz genelde özellikle bunu Ertem Şener çok yapar x Afrikalı futbolcunun x kardeşi var diye. Evra'nın 23 kardeşi olması, Alex Song'un 27 kardeşi olması bu konuda en bilinen örneklerden. Monaco kariyeriyle adını duyurmaya başlayan, önce Arsenal'a oradan da 29 milyon Euro karşılığında Manchester City'e giden Adebayor'un yaşam hikayesi birçok Yeşilçam filmine taş çıkartacak cinsten.

"Evet, inanılmaz bir hikâye ama gerçek" diye anlatıyor Adebayor kendi hikayesini. Bundan 31 yıl önce Togo'nun başkenti Lome'de dünyaya gelen Adebayor, şu an dünya çapında tanınan bir futbolcu olmasına rağmen 4 yaşına kadar yürüyemiyordu. Çocuğunun iyileşmesi için her yolu deneyen cefakar anne, oğlunun tedavisi için Afrika’nın dört bir yanını gezse de bir türlü çözüm bulamadı. Son olarak çareyi dua etmekte bulan aile her gün kiliseye gitmeye başladı. Kiliseye gittikleri bir günü şöyle anlatıyor Adebayor, "Annem beni Afrika’da çeşitli yerlere götürdü ama sonuç alamadık, yürüyemiyordum. Kiliseye gittiğimiz bir pazar günü dışarıda top oynayan çocukların seslerini duydum. Ardından birden topun içeriye girdiğini gördüm ve hayattaki ilk adımlarımı o zaman attım."

Emmanuel Adebayor’un annesi Alice, oğlunun futbolcu olacağını ilk o gün anlamıştı. O günden sonra da işler farklı şekilde ilerlemedi ve Adebayor futbol dünyasının önemli isimleri arasındaki yerini aldı. Hayatı ile ilgili önemli açıklamalarda bulunan Adebayor, ailesi ile yaşadığı sorunları gün yüzüne çıkarırken aslında Afrikalı futbolcuların da sesi oldu. "Futboldan kazandığım ilk parayla aileme güvenli bir ev aldım, ödüller kazandığımda her zaman annemi aradım ve ona teşekkür ettim. İş kurması için ona yüklü bir para yolladım ve reklam için adımı kullanmasına izin verdim. Kızım olduğunda annemi aradım ama o telefonu yüzüme kapattı. Bir çocuk annesi için daha fazla ne yapabilir ki?"

Yılda milyon dolarlar kazanan, şan ve şöhrete sahip olan Adebayor'un hayat hikâyesindeki kapıyı ilk olarak böyle aralıyoruz. Annesinden yediği darbeyi kardeşleri de perçinliyor. "Gana’daki ablama 1 milyon 200 bin Dolar değerinde bir ev aldım ve kendisini oraya yerleştirdim. Birkaç ay sonra yanına ziyarete gittiğimde evi başkalarına kiraladığını gördüm. Bana bunu açıklamasını istediğimde ise küfürler etti. 2002 Dünya Kupası’nda Foe’nin formasını almıştım, Togo’da onu güvenli bir yere sakladım ama kardeşim Rotimi onu bulup sattı. Monaco’da oynarken Şampiyonlar Ligi’nde Real Madrid ile karşılaştık. Maçtan sonra Zidane’ın formasını aldım. Zidane’ın formasına sahip olduğum için çok mutluydum ama kardeşim bu formayı da sattı. Metz'deyken ayda 15.000 Euro kazanıyordum, 3 aylık maaşımı biriktirerek anneme bugüne kadar yaptıklarına teşekkür etmek adına bir hediye aldım. Rotimi ve iki arkadaşı bu hediyeyi çalarak 800 Euro'ya sattılar. Bu durum karşısında annem onların genç olduklarını ve kızmamam gerektiğini söyledi. Evde Jetbahis eşyalarımı sakladığım bir odam vardı ve Rotimi her seferinde o odanın kilidini açarak eşyalarımı alırdı.

Tüm yaptıklarına rağmen Rotimi'yi Fransa’da futbol akademisine yazdırdım ama o 27 kişilik takımdaki 21 kişinin cep telefonunu çaldı. Eski Kamerunlu futbolcu Jacques Sango’o ile yakın arkadaştım ama Rotimi onun oğlunun Play Station'ını da çaldı. Açıklama istediğimde bana "çantamda unutmuşum" dedi. Monaco'da oynarken herkesten ayakkabı aldım, ülkede ihtiyacı olanlara dağıtmak istiyordum fakat Rotimi ayakkabıları çaldı ve ülkenin meşhur spor mağazasına sattı. Annesinin ve kardeşlerinin Adebayor’dan sürekli para istemeleri, hatta ve hatta Adebayor’a bıçak çekerek tehdit etmeleri, Togolu oyuncunun intiharı düşünmesi, Togo Milli Takımı'yla Angola’ya seyahat ederken silahlı saldırıya uğraması Adebayor'un acıklı hikayesinin yan öğeleri olarak yerini alıyor.
Editör: Haber Merkezi