Her geçen gün daha da üzülüyorum; duyduklarıma inanmamak için elimden geleni yapıyorum ama gerçeklerin er geç ortaya çıkmak gibi bir huyu var işte !

Kulübümüz, Türkiye'nin en asil kulübüdür. Tarihi tertemiz, dimdik duruşa sahip bir şehir takımı olmaktan öte, şampiyonluk hegemonyasına son vermiş bir Anadolu kralıdır. Şanla şerefle 50. yılını kutlayan bir taraftar grubunun göz bebeğidir. Kurulu rant düzenini yıktığı için kıskanılan, düşman gibi davranılan, federasyonun bir numaralı düzenbazlık kurbanıdır. Dışarıdan o kadar çok düşmanı var ki o da büyüklüğünün göstergesidir...

Peki içimizdekiler ne alemde..?

Kraldan fazla kralcılar... Rantçılar...Hırsızlar...Egosu tavan yapmış olanlar... Kabadayılar... Biletçiler... Çorbacılar... Koltuk sahibi ama makamının gücünü ve etkisini kullanamayan acemi yöneticiler... Sayalım mı daha?

Dışarıya karşı zaten zırhımız incelmiş, bir de içimizdekilerle uğraşıyoruz.

Uğraşıyoruz diyorum da o da lafın gelişi...Af edersiniz ama öylece oturmuş izliyoruz; dedikoducu karıları geçtik. O şöyle yapmış, bu böyle çalmış, öteki böyle sarkmış vs. vs. yazıp yazıp nara atıyoruz sosyal medyada...

Çoluk çocuk oturuyor klavyenin başına, Bursaspor etiketi açıp etmediği hakereti bırakmıyor.

Eleştiri nedir, nasıl yapılır, takıma nasıl kızılır, rajonu, jargonu nedir bunun bilen kalmamış! Dur diyen de yok, dur diyebilen de yok. Ben kafama eserse giderim tesislere, kapatırım otobüsün önünü "başarılar dilerim." elimde ne bir çiçek ne de asıl niyetimi belli edecek bir organizasyon... Aslında olan ne? Geçen seneyi hatırlatmak; kulak çekmek... Otobüsten, korkudan dolayı inemeyen oyuncularımız, korkulacak da taraftarlarımız var. Kimse kimseye güvenmiyor açıkça ortada ! Önceden bilgilendirme yapılsa, doğru bir vakitte bir araya gedip hasbihal edilse daha doğru değil mi? Ama ortalık öyle kabadayı dolu ki bir grup liderini eleştiren iki cümle yazdığında " O ne diyorsa doğrudur, aksini söyleyen Bursasporlu değildir!" Az daha yazarsan zaten tehtitlerin ardı arkası kesilmiyor. Tribünü bilmemekle, gerçek taraftar olmamakla suçlanıyorsun. Belli bir zümre kulübün içinde çıkar sağlıyor belli bir zümre de kulübün dışında, bu kadar net ve herkesin de bildiği bir şey bu... Kusura bakmayın, adı bilinen tribün liderlerimizin icraatleri ortada, Allah razı olsun uğraşıp duruyorlar ama bir de mahallenin köşelerini kapmış küçük kabadayıcıklar var. Başlangıçta kimse önemsemiyordu ama sayıları epey arttı bunların... Ortalığı karıştıranlar da ortadan ilk kaybolanlar da onlar. Sonra tribün liderleri uğraşsın dursun...

Bir an önce yakıp yıkma edebiyatına bir son vermeliyiz.

Acilen kabadayılığı bırakmalıyız. Aciz yöneticilere evet, sert açıklamalar yapılabilir, rakip takımlara, onların taraftarlarına sert duruş sergilenebilir ama ne olursa olsun oyunculara bu kadar sert duruş sergilemeye gerek yok... Severek dövmek oluyor böylesi; yine canı yanıyor insanın...

Galatasaray maçı neyse de içerideki Kayseri maçından puan ya da puanlar çıkaramazsak, içeriyi ve dışarıyı kim tutacak çok merak ediyorum. Umarım herkes itidalli davranır. Güven ortamının kaybolduğu bu ortam en kötü ortamdır! Zaten Özlüce'de oyuncular arasında gruplaşmalar almış başını gidiyor diyorlar... Hayrolsun bakalım...

Saygılarımla...