Bursaspor'un yürüyüşü başlıyor mu acaba? Samet Hocayla beraber Timsah'ın yürüyüşü sahaya da aksedince hepimizin içi bir hoş oldu değil mi?

Transfer süreci çoğu taraftarı çileden çıkardı.

Eksik bölgelere gelmeyen adamlar, takımın eksik ve güçsüz olduğu algısını yarattı herkeste ama Fenerbahçe maçıyla başlayan, Kayseri maçı ile devam eden ve son olarak Konya deplasmanında da gördük ki Bursasporluluk ruhuyla mücadele eden bir takımımız var. Herkes hemfikir; nokta atışı transferler ve bu mücadele devam ederse takım iyi bir toparlanma sürecine girecek.

Aytaç'ın golden sonra timsah yürüyüşü yapması hem şaşırttı bizi hem de sevindirdi. Türk oyuncuların bu geleneğe sahip çıkması sanırım bize iyi geldi.

Herkesteki beklenti aynı.

Pazar günü oynanacak olan Beşiktaş maçında da sahada mücadelenin üst seviyede verileceği bir takım görmek. Ve ben bu mücadelenin sahada olacağına eminim. Peki mücadele veren bir takımın en çok neye ihtiyacı vardır? Samet Hoca'nın deyimiyle sevgiye...

Sahadaki oyuncularımızın mücadelesi ve yeteneklerini orantıladığımızda bence ıslıklanmayı hak etmiyorlar. Evet, bizi kızdıracak anlar elbet yine olacaktır ama maç anında bu ıslık olayını bırakmamız gerektiğine sanırım hepimiz hemfikir olduk.

Beşiktaş maçlarının bizim için önemi elbette ayrı.

Onlar geldiklerinde karşılarında ne bulmak istemezler? Takımıyla bütünleşmiş bir taraftar grubunu görmek istemezler. Hele ki onların bazı oyuncuları bizi tahrik etmeyi çok iyi biliyor. Stattaki yetişkinler artık ceza yemekten bıktı gereksiz provokasyonlar yüzünden. Ama gençler, asabi ve sert gözükmek adına elini,ağzını pek tutmuyor. Taraftar gruplarının tüm üyeleri ve herhangi bir gruba üye olmayan herkes olması gereken tribünü oluşturmayı başarmalı.

Biz Bursaspor'un taraftarıyız...

Sahamıza gelen her takım bizim gücümüzü biliyor. Daha koordinasyonlu, daha sesli ve takımına sahip çıkan bir tribün olmalı. Diyelim ki daha ilk yarı 2-0 geri düştük; sahadakilerin ihtiyacı olan inancı ancak biz verebiliriz. Kendimizi rakibin önünde vefasızca protesto edip de ekmeklerine bal sürmenin anlamı yok. Unutmayın, zaten MHK, TFF ve VAR sistemi aleyhimize çalışacak ve tahminim Fırat Aydınus da üstüne düşeni yapacak. İşte bizler, tüm bu aleyhimize olan durumlara karşı tek yumruk olmalı ve sahada olan, bizi temsil eden, son 3 maçtır ellerinden geleni yapan oyuncularımıza "Sizin arkanızda biz varız, saldırın." mesajını vermeli ve kendilerini güvende hissetmelerini sağlamalıyız. Yoksa ıslık korkusundan, tepkilerden çekinerek oynayan bu gençler, sahada bu yükü kaldıramıyorlar.

Kimseye akıl vermek haddime değil ama yönetimsel olarak kızgınlıklarımızı 90 dakika cebimize koymalı ve maç sonrası yapmalıyız olumsuz her eleştirimizi. Ha hocam, sen de maçı baştan kaybettin diyenlere; ben bu maç için çok umutlu olduğumu belirtmek isterim. Sahaya galibiyet parolasıyla çıkan oyuncularımızı, sahada nasıl destekleyeceğini bilmeyenlerin işi bozacağından korktuğum için bu konuya değindim.

Çok oyuncunun adı geçiyor. Sosyal medyadan okuduklarımıza bakıp da buraya yazı yazmayacağım. Sanırım 3 oyuncu daha alınıp süreç sonlandırılacak. İnşallah takımın bu dinamiklerini bozmadan kadroya yerleşebilecek kaliteli ve tecrübeli ayaklar bulabiliriz.

Bana kalırsa Timsah'ın yürüyüşü başladı.

Olumsuz düşünmekten kendimi men ediyor ve bilerek olumlu düşünüyorum. Ve sahada bizim renklerimiz için mücadele eden tüm oyuncularımıza inanıyorum. Buna Stancu ve Yusuf da dahil. Yetenekleri bu kadar onların; hoş Yusuf İstanbul maçlarını seçiyor biraz, bakarsınız bu maç 1-2 adam geçip doğru dürüst ortalar, asistler yapar. İsyan etmek ve eleştirmek çok kolay; gelin biraz sakin kalmaya ve inanmaya çalışalım. Pollyannacılık yapmak niyetinde değilim ama her takım bizim gibi bir taraftara sahip olmak istiyor. Biz de bunun hakkını verip, Beşiktaş maçıyla beraber içeride dışarıda hangi maç olursa olsun desteği arttıralım. Biz tribünü düzelttiğimiz de bu muhakkak sahaya yansıyacaktır.

Saygılarımla.