Okan Buruk, " Rakibimiz bizim gibi kümede kalma mücadelesi veriyor. " deyince, " Vay şampiyon takımımız artık nasıl anılıyor; ne hale getirdiniz takımı; yaptıklarınla,yapamadıklarınla övün Ali Ay... vs. vs. " bir sürü haklı sezleniş okudum medyada...

Elbet, şampiyonluğun tadını alınca, o seviyeye erişince, sonraki yıllarda üst üste Avrupa Kupalarına gidince, bizlerdeki beklenti arttı.

Taraftar olarak güzel günlerin sefasını da hep birlikte yaşadık...

Sonra kötü yönetimler , kötü transfer politikaları,kötü mali yapılanmalar, borçlanmalar, ulusal ve global cezalar, yaşanılan sıkıntılar  sonucu, 2 yıl cefa çektik düşme hattında...

Ama cefa bize tatlı gelmiş olacak ki aynı başkanla devam etme kararı çıktı kongreden...

Tabanca gibi takım tekleyince, "Ustalarla çalışıp herşeyi düzelteceğim, para verdim bir o kadar daha vereceğim, dağları delip Ferhat'ı geçeceğim, çölleri geçip Mecnun'a ereceğim, çok aşığım Bursasporumuza" masalına yine inanınca; "Bu sevgiye inananların Bursasporluluğundan şüphe ederim!" diyen tribün lideri de alaşağı edilince kürsüden; şehrin dinamikleri denen kesimden de gazı alan başkan yine seçildi. Gerçi bu dinamikler de ,Timur'un fillerinden rahatsız olup, Nasreddin Hoca'ya gazı verip, son anda arkasında durmayıp kaçan köylüler  gibiymişler. Maddi ve  manevi olarak destek verenlerden Allah razı olsun ama büyük oranda sözler tutulmadığı için bu dinamikler,kulübün dinamitleri oldular...

N'apalım, demokrasi böyle işliyor dedik, yine stadı hatrı sayılır biçimde doldurduk. Yeni hoca, yeni oyuncular, altyapı fragmanı izlerken,film hoşumuza gitti.

VAR' dan olumsuz etkilendikçe kenetlendik, beraberlikler aldıkça "Bunlar bari mücadele ediyor,takım otursun bu sene rahat ilk 8'deyiz." dedik...

Ara transfer sezonu takımın eksik yanları adına bir sürü kritikler yapıp,oyuncular aldık sattık sanalda...

Bir de baktık ki transfer yapamıyoruz :)

Beraberlikler de bir türlü galibiyete dönemiyor. 21 maç yapıp sadece 4 kere kazanabilmişiz...

Şimdi de rakip hoca "Kral çıplak!" deyince ağrımıza gitti tabi...

Arkadaşlar... Gidişata bakılırsa bizi düşme hattı stresi saracak.

Hocanın dediği "Önümüzdeki 5 maçtan en az 3'ünü kazanmalıyız, yoksa bu genç kadro oluşacak stresi kaldıramaz." yorumuna katılıyorum.

Evet, oyuncular kaldıramazlar bu durumu hatta şimdiden tekleyenler var.

AMA BİZ KALDIRIRIZ!

Biz sefasını, cefasını çekeriz bu takımın...

Çok da zor değil;  takım sahaya çıktığında bol alkışla, maçta en ufak beceriyi bol alkışla, sıkı tezahürat yap ; beceriksizliklerde, yenilirse golde olumsuz tepki verme; melaike gibi davran...

Hatta maçtan yenik ayrılsak bile mücadelelerini övmek  lâzım bir sonraki maça en az hasarla hazırlanabilsinler diye...

Ohh hocam,  masaj da yapalım mı (?) diyen varsa ,evet gerekirse masajlarını da yapalım.

Bu takım tutunacaksa, bu oyuncularla tutunacak; desteklememiz şart.

Çok mu kızdık?

Maçtan  sonra eşe,dosta dök içini , sık dişini...Ama sosyal medyaya bile yazma... Morali bozulanlar bir araya gelince toparlamak daha da zor oluyor :) Sezon biter, Allah paçayı kurtarmayı nasip ederse, dilediğin gibi göster kendini,dök dökebildiğin kadar içini... Şu  köprüyü geçene kadar.

Madem bu hafta statta çay demleyeceğiz, sakin olalım, bunun için zorlayalım kendimizi, desteği krallar gibi verelim.

Sezon sonu paşa paşa yapacağımız bu desteği şimdiden yapalım ki bu küme  düşme ortamından çıkalım gitsin...

Arkasına, Bursaspor taraftarını sapasağlam almış bir takım, mutlaka bundan olumlu etkilenir.

Bu pozitif yaklaşıma karşı çıkanlar olabilir.

Özetle düşüncem şudur ki;

Sahadaki 11, kenardaki yedekler, teknik heyet, kendilerine destek verildiğini hissetsinler.

Yönetimle ilgili gerginlikten etkilenmesinler...

Rize'yi evire çevire demleriz işte o zaman...

Kralı gelse, bu stattan,bu niyette olan taraftarın baskısından çıkamaz...

Afiyet olsun...

Saygılarımla...