Gidip dilencilik yapmayacak. “Kardeşim, sponsorluğun hayırlı olsun” diyecek, işi bitirecek. İcazet almayacak kimseden. Belediye başkanına, Valisine, Ticaret Sanayi Odası başkanına gidip, “Nasıl yapalım ağabey?” demeyecek.

Randevu istemeyecek kimseden. “Ben geliyorum” diyecek.

Başkan dediğin o sıfatla yaşamayacak sadece. İçi boş olmayacak. Yani bütün işi, cenazeye gönderdiği çelengin üzerine çok büyük harflerle adını soyadını ve altına “BAŞKAN” diye yazdırmak olmayacak.

Komik duruma düşmeyecek başkan dediğin. Düşürmeyecek de temsil ettiği kulübü. Bursaspor’un ne olduğunu bilecek. Arkasında ki gücü hissedecek.  Namusu bilecek Bursaspor’u. Kimseye teslim etmeyecek.

Bu özellikler Bursaspor’da çok uzun yıllardır bir başkanda göremediğimiz özellikler. Ve bunun sonuçlarını çok acı bir şekilde yaşıyor maalesef koskoca Bursaspor camiası.

Ne yazıktır ki, bundan sonra yine aynı tarzda isimler gelir, hatta pardon; getirtilir ise, Bursaspor tarihin karanlık sayfalarına yerini alır. Sadece ismi kalır.

Buna hangimizin yüreği dayanır?

Seneler önce babamızın omuzunda gittiğimiz stada, seneler sonra babamız yanımızda ve kendi oğlumuz omuzumuzdayken yaşadığımız zaferleri, sevinçlerimizi, hatta Süper Lig şampiyonluğumuzu bir anda çöpe mi atacağız? Unutacak mıyız? Bursaspor’un tarihe gömülüşünü sadece uzaktan izleyecek miyiz?

Hiç mi canı yanmaz insanın? Bursaspor’u yok oluşa götüren bu insanlara nasıl bu kadar taviz verebiliyoruz? Nasıl ses çıkaramıyoruz? Ve hala nasıl bazılarımız destek vermeye devam edebiliyor?

Yarın elimizden Vatanı almaya çalışsalar, ailemizi elimizden almaya çalışsalar, aynı tepkisizlikle kalacağız demek ki.. Öldük mü bu kadar?

Artık diriliş vaktidir. Uyanma vaktidir. Ayağa kalkma vaktidir.

Bu ancak yazının başında belirtmiş olduğum kriterlere sahip bir lider ile olabilir. Bu lideri belirleyecek ve kendisini hep birlikte göreve davet edecek tek makam da Bursaspor camiasından başkası değildir!

Sağolsun Bursaspor camiasının çok önemli isim ve kalemlerinden Tarık Çapçı bu ateşi köşe yazısı ile yakmıştır. Ben de bir Bursaspor taraftarı ve bu köşe de naçizane paylaşımlar yapan bir kardeşiniz olarak bunu destekliyorum.

Levent Kızıl’ın geçmişte Bursaspor için yaptıkları bellidir. Kendisinin başkanlığında bu takım yine bir ateş çemberinden çıkarılıp, o günkü adıyla Lig A’dan yükselip, bugünkü adıyla Süper Lig’e yükselmiştir. Sonraki başarılar da ortadadır.

Şu andan itibaren Levent Kızıl veya en az onun kalitesinde ve vizyonunda olan bir ismin derhal Bursaspor başkanlığında görev alması kaçınılmaz bir gerçektir.

Son 4 başkanın vasıflarında olan insanların özellikle bu dönemde, yeniden Bursaspor’un başına gelmesi durumunda, çok sevdiğimiz, hayatımızın odak noktalarından biri olan, en güzel iki renk olan yeşil beyazlı Bursaspor’umuza veda etmek zorunda kalacağız..

Akınspor’a,
Çelikspor’a,
Pınarspor’a,
Acar İdmanyurdu’na,
İstiklal’e,
Sedat 3’e,
Mesut Şen’e,
Nejat Biyediç’e,
İnter-Toto anılarımıza,
Ercüment’e,
Baliç’e,
Mususi’ye,
Pablo Martin Batalla’ya,
Atatürk Stadı’nın anısına,
2009 – 2010 Türkiye Süper Ligi Şampiyonluğumuza,
UEFA Avrupa Şampiyonlar Ligi anılarımıza,
Ve sayamadığım, daha bir çok sayısız değerlerimize veda etmenin hazırlığını yapıyor olacağız.

Söz artık son kez Bursaspor camiasındadır!

Bu kararı hep birlikte vermelidir.

Güçlü bir başkanın etrafında toplanmalı ve acilen onu göreve davet etmelidir.

Ben bu camiaya her şeye rağmen güveniyorum.

Editör: Haber Merkezi