Bursaspor'un istikrarı için yapılan/yapılmayan, söylenen/söylenmeyen şeylerin belirleyicisi kimdir?

Gerek ulusal medyada gerekse yerel medyada Bursaspor için çizilmiş bir çizgi var.

Ulusal basın dediğimiz zaten İstanbul basını !

2010 şampiyonluğundan beri kuyumuzu kazmak için fırsat bekliyor. Gerek televizyonlarda gerekse gazetelerde, son yıllarda artan internet haberciliğinde Bursaspor'un hakkı çoğunlukla yenir, algı her daim kendi çıkarlarına göre dizayn edilir. Bunu kıramadık, kıramayacağız da!

Ama yerel basın bence daha önemli. Yerelde en azından gerçek olana, doğru olana daha kolay ulaşabiliyoruz.

Hasbelkader bir köşe bulup yazıyorum 3 seneyi aşkın bir süredir. Yazılarımı takip edenler bilecektir ki pozitif yaklaşan, hakaretsiz ve habercilikten uzak, yorumlamaya yakın yazılar yazarım.

Haddimi bilerek, kimseye akıl satmadan kişisel görüşlerimi yazarım. Bursaspor'un menfaati dışında bir gayem de olmaz, olamaz.

Yorumlarımda ya da eleştirilerimde eksik, hata olabilir ama asla art niyet olmaz. Arşiv orada duruyor, isteyen baksın tüm yazılarıma...

Bursasporlu genç yeteneklerin elde tutulabilmesi ve geleceğe yönelik kariyer planlamalarında futbol aklından bahsetmiş olmak birilerini epey rahatsız etti. Gece boyu düşündüm, yazdıklarımın bugünlerde Bursaspor'a ne zarar verebileceğini bulamadım.

Oyuncuların faydasına yazı yazmak, kulübün kurumsal yapısına katkı sağlamaktan başka ne çıkarım olabilir?

Yönetime de hakaret etmemişim hatta onların da bu duruma eğildiklerine inancımı dile getirmişim, peki sorun ne o zaman?

Neden bana "Bu süreçte bu konulara girmemem gerektiği" ile ilgili tatlı tavsiyeler (!) veriliyor telefonlar aracılığı ile?(!)

Hele ki dünkü "SÖZLEŞMELER" başlıklı yazım, arzu ettiğim ilgiyi zaten görmemiş, insanlar pek okumamış, pek de yorumlamamış, gündem oluşturamamışken neden benimle uğraşma zahmetine girer insanlar?

(Demek ki bam telini buldum.)

Sevgili aracı dostlara da söylediğim gibi telefonda, "Ben Bursaspor için ön gördüğüm her türlü riskli durumları yazmaya devam edeceğim."

Çıkıp televizyonlarda Mestan dönemine kabahat buluyorsanız, sizden sonrakiler size kabahat bulmasın o zaman! Zaten Ataberk ve İsmail Can'dan başka acil bir masaya oturma durumu yok. En azından 1 adet yönetici bu konu ile ilgili çalışmaları başlatsın . "O zaten bizim çocuk,imzalar." düşüncesi Ali Akman ile çöktüğüne göre, o bizim çocuklara daha profesyonel yaklaşmakta büyük fayda var.

İşte yine yazdım!

Sözleşmeleri güncelleyin, dedim.

Ne olacak?