Bursaspor'un, deplasmandaki Altınordu galibiyeti hepimize iyi geldi.

İlk yarısı kritik seviyede geçen, ikinci yarısında da kritik anlar yaşayan Bursaspor maçı kazanmayı başardı.

Alt yapı ağırlıklı kadromuzla gereken mücadeleyi vermek bizleri memnun etti. Adını bildiğimiz, zaman zaman izlediğimiz gençlerin yanı sıra, adını duyduğumuz ama ilk defa izlediğimiz oyuncularımız da oldu.

İsim kullanmamaya özen gösteriyorum çünkü ben bütün takımı tebrik ediyorum.

Bazen, genç yaşta olması gerekenden fazla takdir ve tebrik alan oyuncuların şirazesi erken kayıyor ve "oldum" zannediyorlar.

Yetenekleri ile elbet bir yerlere kadar gelecektir tüm gençlerimiz ama kalıcı olmanın kuralları bellidir: Karakterli olmak ve her zaman çok çalışmak.

Genç yaşta, doğru yönlendirilen ve doğru tavsiyeler veren insanların içinde olmak, o çocuklar için bulunmaz nimettir.

Umarım Bursaspor içinde ve etrafında, gençlerimizin aidiyet duygusundan tutun da karakter oturumuna katkı sağlayacak insanlar çok olur.

Biz de hafta hafta yerin dibine sokup, diğer hafta göklere çıkarma edebiyatını bir an önce bırakmalıyız.

Bu genç takım ve genç oyuncular üzerinde oluşturulacak baskı, kısa zamanda negatif sonuçlar ortaya çıkaracaktır.

Olması gerekenden fazla takdir de aynı şekilde gönyeyi bozacak ve denge kaybına sebep olacaktır.

Görülen eksikliklerin dile getirilmesi gayet normal ve herkesin hakkıdır. Bu hakkını kullananlardan benim ricam, eksiği dile getirirken kalp kırmasınlar.

Oyuncularımızın da kişisel hakları var. Onların da kendince gördükleri hataları hocalarına,yönetime iletme hakları var. Onlar bizim kölemiz değil. Uzun yıllar bedavaya oynayıp, bizim gönlümüzü etmek zorunda değiller.

Elbette Bursaspor için gereken fedakarlıkları yapacaklar, çekilen çileye ortak olacaklar, cefasını bizimle çekecekler. Ancak kendi haklarını da koruyacaklar, gelecekleri için kararlar alacaklar. Arzu ederiz ki bu kararların içinde en çok Bursaspor olsun.

Bir de belli zaman diliminde ortamı gereği sabredip, beklemeye dayanamayan, kendi kumaşını olduğundan daha kaliteli gören, menajerlerden kendisine gelen bir,iki teklif duyunca ben oldum zanneden ve Bursaspor'un menfaatleri dışına çıkanlar olur, onlar için yapılacak şey, teşekkür ederek göndermektir.

Bizde futbolcu da yetişir, bize çok futbolcu da imza atar.

Kendi haklarını ararken, kendisini oralara getiren kurumun menfaati dışında hareket etmek, kulübe bir şeyler kazandırmadan gitmek benim kitabımdaki satırlarda yazmaz.

Bursaspor olarak da yetişen tüm gençleri kadroda tutabilmek imkansız. Sayısal anlamda bir sınırı var bu işlerin. Ama kalben ve ruhen kadroda tutabiliriz.

Özlüce'de antrenmana çıkmak ile Vakıfköy'de antrenmana çıkmak arasındaki fark, bu gençlere doğru anlatılmalı ve verilen sözler, gelen her yönetimde, değişen her hocada ya da bir sonraki sezonda değişmemeli.

Bu da sağlıklı bir sistem sayesinde kurulabilecek bir yapı. Alt yapı politikası anayasa kanunları gibi olmalı, bazılarının değiştirilmesi teklif dahi edilmemeli, değişecekler için genel kurul kararı gerekmeli.

Bu konular yaz yaz bitmez. Hepinizin de bu konularda eminim çok kıymetli fikirleri vardır.

Özetle, gençlerimiz umut vaad ediyorlar çok şükür. Onları izlerken keyif alalım ve hata paylarını sınırsız bırakalım. Bırakalım bol bol hata yapsınlar ve hata yapmaktan korkmasınlar.

Olumsuz eleştirilmekten, bu camianın takdirinden mahrum kalmaktan çok korkuyorlar.

Onlar hata yaptıkça öğrenecekler. Bizler de en uygun dille hatalarından çıkarmaları gereken derslerde yardımcı olmalıyız.Bu güveni alırlarsa kısa zamanda hatalar azalacak ve bize daha çok katkı sağlayacaklardır.

Hatalarda tahammüllü olmak ile tahammülsüz olmak arasında bir kulübün geleceği yatıyor bence.

Hatalarından ders çıkarmayanların sonu kendiliğinden gelir zaten.

Yetenekleri övelim, övelim elbet... Ama bu övgüyü yaparken de dikkatli olalım. Biz öğretmenler hep söyleriz ; "Sen yaparsın." en büyük baskı cümlesidir.

Saygılarımla...