30.dakikaya tek bir olumlu atak yok! Berbat bir oyun.. Tribünler dolduğu kadarıyla sahayı ateşlemeye çalışıyor..Ama kenar yönetimi garantici, ateşle olmaz, taktikle olur diyor, nasıl bir taktikse, nasıl bir anlayış ise yan pas organizasyonu devam diyor... 34.dakikada kendi evinde 2-0 geriye düşen takımın teknik patronu "Boxer" ile şehri turlama hazırlığı yapanların ellerini oğuştutturuyor..

Gelecek kaygısını iliklerine kadar hisseden, ve hissetmek zorunda olan Bursaspor'un geleceği, 38 yaşına gelmiş, belki de futbol hayatına bu sezon sonu son verecek, yani gelecek ile ilgili hiçbir kaygısı olmayan adamlara emanet ediliyor. Adam rahat, gelecek kaygısı yok ya, haftalardır rahatlığından hata üstüne hata yapıyor, üstelik bu yaptığı hatalar çok pahalıya mal oluyor. Ama önemli değil ki onun için, zaten para alamıyor ya, Bursaspor bu sezon yine düşse ne olacak, bir üst lige çıksa ne olacak? Hiç bir önemi yok ki onun için!

Kenarda kanları kaynayan, sahaya salsan canavar gibi rakibin üzerine atlayacak delikanlılar varken, üstelik bu gençlerin hem kulüpleri için hem de kendileri için gelecek kaygıları varken, ununu elemiş eleğini asmış adamların ne işi var sahada? Tecrübe mi diyecektiniz? Yaş demek tecrübe demekse, hep birlikte yeniden gördük tecrübeyi... Üstelik en tecrübelisini!

70.dakikadan itibaren oyuna giren Emirhan ve Ali Akman'ın oyuna nasıl hareket getirdiğini hep birlikte gördük değil mi? 2 golün nasıl peşpeşe geldiğini.. Ali Akman'ın kalan dar vakitte kaç pozisyona girdiğini.. Hatta gelen ilk golün onun ayağından olduğunu?

Peki hala neden bu ısrar? Neden bu inat?

Hocam farkında değil misin? Tribünlerin büyük çoğunluğu ilk kez istifaya çağırdı seni bu maç! Üstelik tüm sıkıntılara rağmen ligde herkesin düşündüğünden çok daha fazla puan toplamış olmana, hatta hala şampiyonluk şansın olmana rağmen...

Sevgili hocam, değerli hocam, bizim Latovlevici'nin bacak kaslarını görmeye, Selçuk Şahin'in geçmişini bilmemize ihtiyacımız yok! Bizim Ali Akman'ı, Sedat'ı, Emirhan'ı kazanmamıza ve Bursaspor'umuzun kazanmış olmasını görmeye ihtiyacımız var.

Umarım bu maç bir milat olur senin için.. Başka da bir şey demek gelmiyor elden..

Maçla pek ilgisi olmayacak belki ama Bursa ve Bursaspor'la, hatta hem şehrin, hemde kulübün bugünkü durumuyla çok ilgisi var şimdi yazacaklarımın. Değinmesem olmazdı..

Dün bir fotoğraf yayınlandı. Sosyal medyada da çok büyük tepki aldı bu fotoğraf. BTSO'nun düzenlediği "Ekonomiye Değer Katanlar 2019" etkinliğinden bir kare.. Ödülü veren BTSO başkanı, ödülü alan Bursaspor Kulübü eski başkanı. Aldığı ödülün adıda, ekonomiye değer katanlar... Bursaspor'u borç batağına sokan, bir alt lige düşürüp ekonomisini yerle bir eden başkan. Bursaspor küme düşerse, Bursa küme düşer denilen bir şehrin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı, Bursaspor'u küme düşüren eski bir başkana ekonomiye değer katanlar ödülünü verdi. Ve o an bir fotoğraf karesiyle belgelendi!

Bitti mi? Tabi ki bitmedi...

Bir kaç gün önce, Bursa'nın sanayicilerinden şikayet ederek, "Bursaspor yalnız bırakılıyor" diye açıklama veren bu şehrin belediye reisi, aynı ödül töreninin aynı fotoğraf karesinde Bursaspor'u yalnız bırakanlar ile birlikte gayet güler yüzlü bir şekilde pozunu verdi..

Bursa ve Bursaspor nasıl bugünlere geldi sorusunun en net, en açık görsel belgesidir o fotoğraf.. Ama bu sadece bir tanesi..

Peki biz, taraftar? Gazetecisi, köşe yazarı, yöneticisi, futbolcusu, teknik ekibi, hükumeti, muhalefeti, belediyesi, sanayicisi?

Hepimiz sütten çıkmış ak kaşık mıyız?

Bursaspor'un başına ne gibi belalar açacağı belli olan bir adamı yeniden başkan yapmadık mı?

Kalemimizi, oyumuzu satmadık mı?

Oynanan futbol maçı esnasında futbolcu yuhlamadık mı, hocayı istifaya davet etmedik mi?

Bildiğimiz gerçekleri Bursapor'a zarar veririz korkusuyla saklayıp, daha fazla zarar vermiş olmadık mı?

3.5 milyonluk Bursa'da düzenlenen SMS kampanyasına sadece 24.000 mesaj ile katılım yaptık, mesela sen, SMS gönderdin mi?

Formanı, kombineni aldın mı? Genel kurul üyeliği için başvurunu yaptın mı?

Ya da tribüne gerçekten karşılıksız mı geldin? Sadece Bursaspor'u sevdiğin için...

Buna benzer şeyler ard arda daha çok fazla yazılır da;

Üzgünüm ama, masum değiliz, hiçbirimiz!

Editör: Haber Merkezi