Epey zamandır ses çıkmayan kulübümüzden bugün ses çıktı sonunda. Başkanımız basın toplantısı yaptı. Takip edenlerin iyi bileceği bir çok konuda da açıklamalar yaptı. Haklarında iddialarda bulunan gazeteci Adnan Alp beyi kulüpten içeri sokmayıp, basın yasağı uyguladı ve toplantıda da iddialara kesin bir dil ile yalanlama getirerek hukuki süreci işaret etti. Gazetecilere uygulanan bu yaptırımı doğru bulmuyorum. Basın özgürlüğü ve gazeteci haklarını koruyan dernekler ne iş yapıyor bilmiyorum ama bir gazeteci toplantılara katılarak soru sorabilir. Siz de yanıtlamak istemediğinizi söylersiniz ya da soru almazsınız. Ne bileyim, bana garip geldi, çekinecek neleri vardı ki? Durduk yere dikkatimi çekti . Umarım iddialar ( Bursaspor'un faydasını gözeterek söylüyorum.) asılsızdır ve her şey tertemizdir. Bizim gibi dışarıdan duranlar, iç dinamikleri bilemiyorlar tabi.

Basın toplantısında beni üzen şey, hep aynı şeylerin konuşuluyor olması... Aç geçen yıl ki toplantı videosunu karşılaştır; birkaç isim dışında değişik hiç birşey yok.

Mustafa Er hakkında anlattıkları bana samimi geldi Ali Ay'ın. Ama eksik gördüğüm nokta, önleyici tedbirlerin alınmayışın, bu ve benzer konularda kulübe her zaman zarar vereceğidir. Dünya Kupası'nın üzerini örttüğü futbol gündeminde, aslında herkes sabırla yeni, yenilenmiş, iddialı bir takımın kurulması yönünde. Ama başkanımız mali tabloyu yine masanın ortasına koydu ve sanki hiç seçim yaşanmamış gibi her şey aynı devam ediyor. Projeleri hep valiliğe ve belediyeye bağlı ve siyasi seçimler sonrasına endeksli. Hayat geçen pek yeni bir durum yok. Planlar ve arzular bir biriyle karışmış durumda. O koltukta oturan herkesin söyleyebileceği ama ancak liderlerin durumu değiştirebileceği bir dönemdeyiz ve Ali Ay'ın bu ikinci döneminde bu liderliği nasıl yapacağını zaman bize gösterecektir.

Genel anlamda yönetimi desteklemek gerektiği inancını duygusallığı bir yana bırakmaya çalışarak kendime empoze etmeye çalışıyorum ama ister istemez ters giden bu durumları görünce de biraz muhalif tarafım beni dürtüklüyor. Mali durum bu kadar kötüyse ve projeler sadece kağıt üstündeyse, devlete bel bağlayarak yürüyecekse bu işler ve çok zor olduğundan yakınacaksa başkanımız, seçime tekrar girmeseydin o zaman derler adama. Sürekli var olan durumun projeksiyonunu yansıtıyor başkanumız; bilmeyen yok zaten; biz basın toplantısı olacağını duyduğumuzda hayata geçen projelerden bahsedileceğini zannediyoruz ama her zamanki banttan yayını izliyor ve dinliyoruz : Durumumuz şöyle kötü, mali destek yok, sponsor arıyoruz, valiyle görüşeceğiz, o konu hakkında toplantı yapacağız; hadi güle güle. Ama böyle olmaz ki! Bu proje başladı, şu proje şöyle devam ediyor, transferde gelen gidenler bunlar,kampa hazırız, yeni sezon şimdi başlasa hazırız diyecek kimse yok tabi; fazla hayalci geldi değil mi?

Ben net dille şunu ifade edeyim. İnancım odur ki, geçen iki sezondan daha iyi bir kadro kuramayacağız. Her şey aynı olacak. Farklılık yaratacak tek değişiklik Samet Aybaba. Ona güvenmekten başka çare göremiyorum. Kulüp olarak bir arpa boyu ilerleyemeyiz ne proje anlamında ne de itibar anlamında ama belki sportif bir başarı kalkışması olabilir, ligi daha erken garantileyen ve orta sıralarda dolaşan, İstanbul takımlarıyla yaptığı mücadelelerle konuşulan... Ama şampiyon Bursaspor komadan çıkacak gibi durmuyor bu sene de. Allah'ım beni böyle düşündüğüm için pişman et!

Kombine fiyatları da geçen yılki fiyatlardan devam edecek gibi. Stat ne kadar dolar, iki yıllık hüsranın yıpranmışlığıyla bu yıl ne kadar canlı ve dinç, neşeli bir taraftar fotoğrafı oluşturabiliriz bilemiyorum ama ben tribünde yerimi alacağım. Yönetimler geçici Arma kalıcıdır. Armanın peşine devam...

Saygılarımla...